Jack London'ın en sevdiğim yazarlardan biri olduğundan daha önceki yazılarımda bahsetmiştim.Kalemi, yazım şekli, hikayeleri ve bu hikayeleri anlatış tarzını çok seviyorum.Farklı romanları da olsa eserlerinin çoğu, kendi yaşantısının da geçtiği ve buralarda yazar olmaya başladığı, Amerika'nın Kuzey bölgelerinde geçiyor.Hikayeler genellikle buraların şartları içerisinde anlatılıyor.Vahşetin Çağrısı bunlardan biri mesela.Yine bu bölgelerde geçen hikayelerden bir diğeri de bir Kuzey Macerası eseri.Bu yazımda size bu kitabı anlatacağım.
Konusu:
Naas adında bir kabile reisi eskiden beri süregelen kan davalı olduğu bir başka kabileden bir kıza, Unga'ya aşık olur ve onunla evlenir.Fakat Unga düğün günü bir denizci tarafından kaçırılır.Bunu gururuna yediremeyen ve Unga'yı çok seven Naas onları bulmak için peşlerine düşer.Bu yolculuk çok zorlu ve meşakkatlidir.Bir yandan çalışıp yaşamını sürdürmeye çalışırken bir yandan da onların izlerini sürmeye devam eder.Bu yolculuk Naas'ı, yaşadığı adadan alıp farklı bir kıtaya bile sürüklemiştir.Burası kuzeyde ve oldukça soğuk bir yerdir.Fakat Naas, Unga'yı bulma umuduyla bütün bunlara katlanır.Çünkü aklında sürekli almak istediği o intikam vardır.Burada bu hikayeyi anlatan adamla tanışır.Yabani biri gibi görünse de Naas, sadece hedefine odaklanmış bir yolcudur.İmkansız gibi görünen bu hikayede Naas yolun sonuna ulaşır fakat bu yolculuk onu değiştirmiş ve ona çok şey katmıştır.Onun yaşadığı şeyler olduğu gibi Unga'nın da hayatı değişmiştir.Naas ilk gün hissettiği şeyleri mi hissediyor bilemez ve aylardır hayalini kurduğu o intikamı alıp almama konusunda ikilemde kalır.
Yorumum:
Kolaylıkla bir oturuşta bitirilebilecek, akıcı, sürükleyici ve yazım dili oldukça rahat kısa klasiklerden biri.Bu tarz bir kitap arıyorsanız tavsiye ederim.Sadece olay ilk başlarda biraz karışık geliyor ama bir oturuşta bitirseniz olay çok dağılmadan daha rahat anlayabilirsiniz.Ben kitabın Koridor Yayınları Bez Ciltli Basım'ını aldım.Tasarımı çok güzel.İç sayfalardaki çizimleri de çok hoşuma gitti.
Kitaptan Alıntılar:
-"Aklımızla kavrayıp yargılayamayacağımız şeyler var.Doğrusunu yanlışını bilemeyiz, yargılamak bize düşmez."
-"Ben anlattıkça gözlerinde umut ışığı belirdiğini gördüm, gün doğumu gibi kocaman, ışıl ışıl oldu gözleri.Acıma duygusu okudum o gözlerde, bir kadının şefkatini, yüreğini, Unga'nın ruhunu okudum."
Yayınevi: Koridor Yayıncılık
Tür: Macera
Sayfa Sayısı: 60
Bu yazı reklam değildir.
6 Yorumlar
Jack London kitaplarını ben de severek okuyorum. Bu kitabı ben de yok, alıp okumayı isterim.
YanıtlaSilOkuyan gözlerinize sağlık olsun sevgili Marsdiaryofmeriii.
Teşekkür ediyorum kıymetli paylaşımınıza.
Çok teşekkür ederim:)
SilBenim de okurken ilk başta olayları anlamakta güçlük çektiğim bir kitaptı, sonradan sonraya oturdu. Naas'ın Unga'ya olan bağlılığı çok güzeldi, benim de çok severek okuduğum bir kitap olmuştu:)
YanıtlaSilBaşı öyleydi gerçekten:)
Silkendi yolculuklarında gördüklerinden kurguluyor herhalde :)
YanıtlaSilEvet öyleymiş:)
Sil