Hayvanları yakından olsun uzaktan olsun çoğumuz seviyoruz, onlara sevgi ve şefkat gösteriyoruzdur.Amaçları sadece hayatta kalmak, yemek ve barınacak yer bulabilmek olan bu canlılar hakkında kötü düşünmemiz mümkün olamaz.Sadece korktuğu için yanaşamayanlar oluyor, onları da anlıyorum.Yazımın devamında kendim yaşadığım böyle bir olayı anlatacağım.Ama bunun dışında onlar bizim için bazen bir günü güzelleştiren mucize, bazen arkadaş bazen de evlat gibi oluyorlar.Kendi hayvan sevgimin nasıl başladığı hikayesini anlatacağım bugün sizlere.Umarım keyifle okursunuz.
Küçüklüğümden beri hayvanları çok severim aslında.Ailemde de hayvan sevgisi vardı.Anne ve babamdan hayvanlar için bir korku yada nefret söylemi duymadım hiç.Aksine sık sık hayvanları severdik.O dönemlerde alerjim olduğundan eve kedi, köpek, kuş gibi tüylü hayvanlar alamıyorduk.Bu yüzden genellikle hep uzaktan sevmek zorunda kaldım.Bir de tüylü hayvanlara dokunmaktan biraz çekiniyordum açıkçası.Ama onlara olan sevgim hep vardı içimde.Tüylü hayvanlara evimizde bakamadığımız için balık, kaplumbağa gibi evcil hayvanlarım olmuştu.Onlarla vakit geçirmeyi, beslemeyi, izlemeyi çok sevdiğimi hatırlıyorum:) O dönemler hayvan korkuma rağmen onlara karşı sevgim vardı hep içimde.
Hayvan korkum da şöyle oldu aslında.Küçükken yine hayvanlarla oynama isteğiyle bir grup köpeğin yanına doğru yürümüşüm.Bu kısmı hayal meyal hatırlıyorum, babam anlatıyor burayı.Benim hatırladığım, yerde yatarken bir sürü köpeğin üzerime doğru gelip bana doğru gür şekilde havlamalarıydı.Onlarla oynamak için yanlarına gitmişim sanırım, onlar da beni tehlike olarak mı gördü yada havlayarak oyun mu oynamak istediler bilemiyorum.O travmamı hala hatırlarım.O günden sonra köpek korkum başladı.Uzunca bir süre de devam etti.Hatta 20'li yaşlarımın bir kısmında bile vardı bu korkum.Peki bunu nasıl yendim, hayvanlara dokunmaya nasıl alıştım.
Annem bir gün yavru kedi sahiplenmek istediğini söyledi.Ve evimize iki yeni üye geldi.O kadar tatlı, o kadar şirinlerdi ki o zamana kadar tüylü hayvanlara dokunamayan ben bir anda ikisini de kucağıma aldım.O hissi anlatmam mümkün mü bilemiyorum.Bir kedi kucağınızdayken kendinizi inanılmaz mutlu hissediyorsunuz:) Bunu keşfettikten sonra da ortada hayvan korkusu kalmadı bende:) Biraz mucizevi bir olay gibi oldu ama aynen böyle yendim hayvanlara dokunma korkumu.Sonrasında onlar büyüyene kadar zaten çoktan alışmıştım.Sık sık kucağıma alıyor, seviyor ve onlarla uyuyordum.Onlara bakmaya başladıktan sonra sokak hayvanlarına karşı olan korkum ve çekingenliğimde büyük ölçüde azaldı.O dönemde dışarıda kedi, köpek gördüğümde başını okşamaya başlayarak bu korkumu da çoğunlukla atlattım.Köpekleri sevmeye alışmam bir miktar daha uzun zaman aldı ama şu an onları da hafif başlarını okşayarak sevebiliyorum:) Bu içimden geliyor.Onlara baktığımda bu sevgiye, şefkate, ilgiye ihtiyaçları var ve hak ediyorlar diye düşünüyorum.
Çoğu korku çeşidinde olduğu gibi hayvan korkusunda da, kendimde gözlemlediğim kadarıyla, yüzleşmek en iyi çözüm bence.Ama bunu gönül bağı kurabildiğiniz bir hayvan ile başlatmanız daha iyi olur ve devamını daha kolay getirmenize yardımcı olabilir diye düşünüyorum.
Her zaman içimde olan hayvan sevgimi, ilerleyen yaşlarımda kedi sahiplenerek ve sokak hayvanlarına da bu ilgiyi göstererek canlı tuttuğum için mutluyum:)
Bu yazı reklam değildir.
4 Yorumlar
annem evde hayvan beslemeyi sevmediği için alışamadım ben de :) bir de büyük köpeklerden çok korkarım :)
YanıtlaSilBiz bayağı seviyoruz ya:)
Silne kadar samimi bir yazı olmuş, travmanızı atlatmanıza da ayrıca sevindim :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim:)
Sil