BÜYÜK UMUTLAR | CHARLES DICKENS KİTABINDAN ALINTILAR✍🏻

 


Büyük Umutlar, son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan hatta en iyi klasiklerden biri oldu.Charles Dickens'ın hikaye oluşturuşu, dili o kadar iyi ki, her kitabında olduğu gibi Büyük Umutlar'da da bunu hissettirdi.Çok uzun bir eser olmasına rağmen hikaye o kadar sürükleyiciydi ki hızla akıp gitti.Kitabı her şeyiyle çok sevdim ve favori klasiklerim arasında yerini aldı.Tabii ki kitaptan bolca alıntı da çıkardım ve bu yazımda sizlerle bu alıntıları paylaşmak istedim.

Büyük Umutlar Kitabı'ndan Alıntılar

-Kimin tarafından yetiştirilirse yetiştirilsin, bir çocuğun küçücük evreninde en derinden sezilen, en ince algılanan şey, haksızlıktır.Çocuğa yapılan haksızlık küçücük bir şey olabilir.Ne var ki çocuk da, çocuğun dünyası da küçücüktür; bu ölçüler içinde çocuğun tahta atı en iri küheylanların boyundadır.

-"Sakın bir daha yalan söyleyeyim deme, Pip.Yontulmamış olmaktan kurtulmanın yolu bu değildir çünkü."

-"Bilgili olan her kişi işe bilgisizlikten başlamak zorundadır."

-"Doğru yaşa, için rahat ölürsün."

-Yaşamınızdaki sayılı günlerden bir tekini silin...yazgınızın yönü kim bilir nasıl değişik olurdu!Bunu okurken bir dakika durun, sizi çekip götüren zinciri düşünün; ister demirden olsun ister altından, ister çiçeklerden ister dikenlerden örülü olsun...o unutulmaz günlerin birinde ilk halkası yaratılmasaydı, bu zincir belki de size, yaşantınıza hiç dolanmayacaktı!

-"O ve ben, birlikte çürüyüp küflendik.Onu sıçanlar kemirdi; beni kemiren dişlerse sıçan dişlerinden çok daha keskin."

-Böyle bir çevrede ben, nasıl olduğum gibi kalabilirdim?Kişiliğimin değişmemesine olanak var mıydı?O sisli, soluk odalardan gün ışığına çıktığım zaman gözlerim gibi usumun, duygularımın da kamaşmış olmasına şaşılır mıydı?

-"Böyle idi kendisinin isteği, bu umutla çarpar idi yüreği!"

-Gözyaşlarımızdan utanmamızın hiçbir zaman gereği yoktur bence.

-"Öylesine pinti, bencildir ki pastasını dolabına kilitleyip sonunda sıçanlara kaptırır."

-Der ki, ne kadar cila sürersen sür, ağacın damarını saklayamazsın, sen cila vurdukça damar da kendini dışarı vurur, der.

-Zaten tüm yaşantımız boyunca böyle en kötü zayıflıklarımız ile hainliklerimizi en tiksindiğimiz kimseler uğruna yaparız...

-Neden korktuğumu sorsalar söyleyemezdim, çünkü içimdeki korku adsız, ne olduğu belirsiz bir şeydi, gelgelelim dizlerimi titretecek kadar büyüktü.

-"Sizi ileride parlak günler beklediğinden o günlerde hiç haberiniz yok muydu?" diye sordu.
"Hiç," dedim.

-Onun bu unutkanlığı, ilgisizliği bana gene için için kan ağlattı ki ağlayışların en acısı bence budur.

-"Yüreğimin olması gereken yerde hiçbir yumuşaklık yok; ne anlayış, ne acıma, ne de buna benzer saçma duygular."

-Onun bağrında şimdi suskun uyuyan o yüreği ne zaman uyandırabilecektim?

-Ama ne çabuk kuruyuvermişti bu yaşlar...Tanrı beni bağışlasın, ne de çarçabuk kuruyuvermişti!

-Zaten onunla bir aradayken her şey acı veriyordu bana.

-"Gördüğüm kadarıyla gerçek şu ki, Handel, 'fırsat' denen şey adamın ayağına gelmiyor, sen onun ayağına gideceksin."

-"Yalnızca kendi kendimden usandım bir parça."

-"İzin verdikleri sürece senin yanından bir yere kıpırdamam," dedim."Yemin ederim, senden gördüğüm şu bağlılığı karşılıksız bırakmayacağım."

-"İleride ne yapacağını hiç düşündün mü?"
"Hayır.İlerisiyle ilgili herhangi bir şey düşünmekten korkuyorum çünkü."

-"Şu karanlık günümde bana en iyi zamanlarımdan daha yakınsın.İşin en güzel yanı bu işte."

-Büyük, o büyük umutların, gün doğunca dağılan bataklık sisleri gibi uçup gittiğini biliyor muydu?

-Kibirle, ikiyüzlülükle dolu olan dünyayı gitgide gerilerde bıraktığımı duyumsuyordum.

-"Eğildim, büküldüm, ama daha iyi bir biçime girdiğimi umarım."

Bu yazı reklam değildir. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar