Bu sene okumak istediğim çok kitap var.Yani kendime ve okuma hızıma göre.Kitap okumayı seven ve kendince kitap kurdu olan biriyim ama sanırım gerçek kitap kurtlarının hızına yetişmem mümkün değil:) Ocak ayı için kendime kesinlikle okumam gereken iki kitap hedefi koymuştum.Bunları tahmin ettiğimden erken bitirince ocak ayına bir kitap daha ekledim.Üç kitap için kendimle gurur duyarken birkaç kitap severin ocak ayında bitirdiği 6-10 arası kitap sayısını görünce helal olsun dedim:) Neyse, bu seneki hedefim kitapları tek tek ve odaklanarak okumak ve kitap okumaktan yorulmak yerine keyif almak için çok sayıda kitap hedefi koymamak.Bu ilerleyen zamanlarda değişebilir ve diğer kitap kurtlarının hızına yetişebilirim, bilemiyorum:) Şimdi ocak ayında hangi kitapları okumuşum bir bakalım.
Bülbülü Öldürmek | Harper Lee
2025'in ilk kitabı, Bülbülü Öldürmek oldu.Aslında geçen seneden beri listemdeydi ama 2024'ün hedeflerini bitirmeden bu kitaba geçemedim.Genellikle sene başında okuduğum kitaplar nedense hep çok iyi çıkıyor.Bülübülü Öldürmek de öyleydi.
Kitabın konusu; 1950'li yılların Amerikası'nda yaşayan Finch ailesinin hayatını anlatıyor.O dönemlerde ırkçılık çok fazla vardır ve Finch ailesinin babası Aticus bu ırkçılığa karşı olan, hümanist bir avukattır.Çocukları Scout ve Jem'i de bu şekilde yetiştirmeye çalışır.Kitabın hikayesini Scout'un ağzından dinliyoruz bu arada.Ten rengine göre ırkçılığın yanı sıra bir de toplum tarafından dışlanmış bir karakter olan, çocukların Öcü Radley ismini verdikleri bir adamın da bu ötekileştirmeden nasibi aldığını görüyoruz.İşlerin karıştığı ve bu ayrıştırma olaylarının arttığı zamanlarda Finch ailesi öyle bir şey yaşar ki, bu zamana kadar yaptıkları her şeyin, kalplerindeki iyiliğin kazancını elde ederler.Hikayenin tam da bu kısmı gerçekten oldukça duygusaldı.
Bülbülü Öldürmek iyi ki okumuşum dediğim ve sanırım unutmayacağım kitaplardan biri olacak.
Kitaptan Alıntılar:
-"Bir insanı anlayabilmek için, o insanın baktığı açıdan bakmayı becerebilmelisin..."
-"İnsanların başına ne geldiğini asla bilemeyiz.Kapalı kapılar ardında evlerde neler olup bittiğini, ne sırlar gizlendiğini..."
-"Bülbüller bizi eğlendirmek için şarkı söylemek dışında bir şey yapmaz.İnsanların bahçelerindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına yuvalamazlar, tek yaptıkları iş bize içlerini dökmektir.İşte bu yüzden bülbülleri öldürmek günahtır."
-"Bak, ama Jem, bana kalırsa tek bir tür insan var.İnsanların hepsi insan."
"Yalnızca tek bir tür insan varsa, o zaman neden hiç geçinemiyorlar?Hepsi birbirine benziyorsa, niçin özel bir çaba harcayarak birbirlerini aşağılıyorlar?"
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 357
Galaktik Demiryolu'nda Gece | Kenji Miyazawa
Ocak ayının ikinci kitabı Japon Edebiyatı'ndan bir kitap oldu.Tokyo Manga yayınlarının Japon Klasikleri basımlarını çok beğendim ve merak ettiğim birçok Japon Edebiyatı kitabını bu yayınevinden aldım.Kapak basımları, yan basımları, kitap içerisindeki çizimler efsane güzel.Galaktik Demiryolu'nda Gece de bu seriden okuduğum ilk kitap oldu.
Kitap tam bir anime havasında.Animesi var mı bilemiyorum ama kitap şeklinden çok anime olarak izlemesi daha keyifli olabilecek bir hikaye.Konusu; Giovanni adında bir çocuk yaşıtlarına göre daha fazla sorumluluğa sahip olduğu için daha zor bir hayat yaşamaktadır.Bir gece süt almak için evden çıkar ve çok da sevmediği arkadaşlarıyla karşılaşır.Bunlardan sadece Campanella ile arası iyidir.Giovanni, süt almak istediği kişinin eşi tarafından terslenerek orayı terk etmek zorunda kalır.O gün de bir festival vardır ve Giovanni bir tepeye çıkar.Buradan samanyolunu izlerken birden kendisini Galaktik Demiryolu'nda bulur.Buradan trene biner.Daha önce hiç böyle bir tren hiç böyle bir yol görmemiştir.Adeta bütün uzayı ve evreni dolaşıyordur bu tren.Arkadaşı Campanella da bu trendedir.Burada daha birçok çocuğa, farklı insanlara rastlarlar.Varacakları yer hakkında çok ilginç şeyler söylerler.Bu tren bir sonsuzluk diyarına gitmektedir.Giovanni bu yolculuğun sonunun tam olarak nereye vardığını anlamasa da arkadaşı Campanella ile bu keyifli manzaranın tadını çıkarır.
Hikaye oldukça kısa ve dili bana biraz çocuk öykülerinin dili gibi geldi ki biraz öyle sanırım.Ama okudukça nedenini anladım.Hayal gücünü fazlasıyla zorlayan bir hikaye olduğundan bu hikayenin yetişkin diliyle ve uzun şekilde olması okuyucuyu epey yorardı.Tam kararında bir uzunluk ve anlatım dili seçilmiş bence.Başlarında hikayeyi çok anlamadım ama anlayınca da çok duygulandım.Hikaye ölüm sonrasını, ahiret yolculuğunu anlatıyor.Sanırım yazarın bunu yazdığı dönem de Titanik faciasının yaşandığı döneme denk geliyordu çünkü trenin yolcularının arasında buz dağına çarparak batan büyük bir geminin kurbanları da vardı.
Kitaptan Alıntılar:
-"Nereye gidiyorsunuz acaba?" diye sordu.
Giovanni, bu sorunun cevabını bulamıyormuş gibi hissetti.
"Sonsuza kadar durmadan gidiyoruz."
"Güzelmiş.Bu tren gerçekten de sonsuza kadar gidiyor."
-Neden bu kadar üzgünüm?Daha nazik ve büyük bir kalbim olmalı.Oradaki kıyının karşısında, çok ötede, duman gibi küçük mavi bir ateş görünüyor.Gerçekten sessiz ve soğuk.Sık sık ona bakıp kalbimi sakinleştireceğim.
Yayınevi: Tokyo Manga Klasik
Tür: Fantastik
Sayfa Sayısı: 126
Dönüşüm | Franz Kafka
Bu seneki okuma hedeflerimde olmayan ve ocak ayına sürpriz olarak giriş yapan kitap Dönüşüm oldu.Bu kitabı çok merak ediyordum ama böcek fobim yüzünden erteliyordum:) Kapağına bakmamayı bir şekilde hallederim ama karakterin böceksel hareketlerini okurken ne yapacağım diye endişelenmiştim:) Gelin görün ki kitap böceklere karşı merhamet hissetmeme sebep oldu.Bu arada Kindle'ımı alalı epey oldu ve kullanmak istiyordum.Bu kitabı e-kitap şeklinde okumak istedim.İlk kez e-kitap okudum ve çok keyifliydi:)
Gelelim kitabın konusuna.Yazar, bu kitabın kapağında böcek resmi kullanılmasını istememiş.Ama kitaba Gregor Samsa'nın bir böcek olarak uyandığı bilgisiyle başlıyor.Böyle olunca tüm kitap boyunca Gregor'u bir böcek olarak hayal ediyoruz.Gregor, evin bütün finansal sorumluluğunu ele alan, iş hayatında sabah akşam didinerek çalışan, ailesini mutlu etmek için artık kendi benliğini unutan bir insan.Her yerde ne yaparsa yapsın, hangi istenileni yerine getirirse getirsin asla kimseye yaranamayan bir karakterdir.Yaşadığı zorlukların da böcek olarak uyandığında farkına varır.Bundan sonrası ailesi için çok zordur.Kimse onu tanıyamaz ve ondan korkar.Gün geçtikçe daha çok böcekleşir ve herkesten uzaklaşır.Daha doğrusu herkes ondan uzaklaşır.Gregor ailesine yaşattığı bu üzüntü için kendini kötü hisseder ama bazen de onların, onun hala Gregor olduğunu unutmamalarını ister.
Kısa klasikler arasında en güzel olanlardan biri bence.Okurken duygulandığım kısımlar oldu.Bir de Gregor'un öldüğü kısım en duygulandığım yerdi.Sonra kendi kendime bir böceğin ölümüne bu kadar üzüleceğim aklıma gelmezdi dedim:) Bu eser de iyi ki okumuşum dediğim eserlerden oldu.
Kitaptan Alıntılar:
-Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini yatağında kocaman bir böceğe dönüşmüş buldu.
-Peki ya kapılar kilitli olmasa, o zaman gerçekten yardım ister miydi?Tüm çaresizliğine rağmen bu fikir aklına geldiğinde gülümsemesine engel olamadı.
-Neredeyse bir zamanlar insan olduğunu unutmak üzereydi ve annesinin uzun zamandır duymadığı sesi onu kendisine getirmişti.
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Tür: Fantastik Kurgu
Sayfa Sayısı: 74
Bu yazı reklam değildir.
2 Yorumlar
bülbülü öldürmek, filmi de çok iyi, siyah beyaz :) şu galaktiki öğütlüyor musun yaniii :)
YanıtlaSilGalaktik tam anime tadında bir kitap:)
Sil